22 Şub 2012

GÜVERCİNLER

Dün esti kafama, dışarıya çıktım. Ayaklarım beni nereye götürürse dedim. Deniz kıyısından uzaklara taşınan ve de taşındıktan beri de çok üşüyen ,üşüdükçe üşenen, üşendikçe de eve daha bir bağlanan ben için ilginç bir durumdu yürüyüşe çıkmak.

Şehir, kasaba tadında ufak olunca en uzak yürüme mesafesi 1saat:))Yol boyu yürüdüm, çarşıdan geçtim, inşaat alanlarının gürültüsüne aldırmadan biraz motor iskelesinde oturdum. Ardından her zaman sevdiğim, yürüdüğüm deniz kıyısına doğru götürdü ayaklarım beni. Belediyemizin nihayet aklı başına geldi ve yazdan beri hummalı bir çevre düzenlemesine girişti. Biraz Eskişehir, biraz İzmir tadında bir düzenleme ama ben çok sevdim doğrusu. Bu şehir daha güzelini hakediyordu uzun zamandan beri. Çehresi yenilendi, tamamlanınca çok daha güzel olacak.

Eskiye , alışkanlıklarına çok bağlı olan ben sanırım yeni bir bank bulmalıyım kendime. Hep aynı banka otururdum başkası olmaz asla. Bakardım birisi mi oturuyor bankımda, etrafında tur atardım ve kalkmasını beklerdim. Gerçi bu alışkanlığı -daha doğrusu takıntıyı:))- değiştirsek iyi olur...

Martıları izledim biraz. Simit atanlar ne kada büyük bir mutluluk duyuyorlar. Martılar öyle alışkın ki hava da kapıyolar atılanları. Fotoğraf makinam yanımda olsaydı keşke diye geçirdim içimden. Bu makina biraz büyük diğerleri gibi çantamda gezdirebileceğim birşey değil ki:((
Kocaman kanatlı, gri martılar, hepiniz yalancısınız, mısınız yada?Dostum öyle anlatmıştı. Yalancıdır gri martılar sakın onlara kulak verme, inanma demişti bana. Halbuki ben anlatmıştım onlar dinlemişti zamanında. Aksine dalgalar yalan söylemişti bana. Beyaz köpükleri kıyıya vuran dalgalar...

Martıların az ilerisinde, topluluk halinde ki güvercinlerle yürürken buldum kendimi. O ortama alışmışlar insandan kaçmıyorlardı. Etrafa baktım. Yem satan birisi vardı. Anladım neden insandan kaçmadıklarını. Güvercinlerin eş bulma zamanı mıdır nedir?Tüylerini kabartmış got got ses çıkartarak bir dişinin ardından yürüyen erkek bir güvercin dikkatimi çekti. Hani çok anlamam aslında erkek-dişi güvercinden ama oğluşun izlediği bir belgeselde görmüştüm. Yalnız sadık değil bu güvercinler. Dişinin biri ardına bile bakmadan kaçtı:))Ona kur yapan erkeğin aldırdığı yok baktım. Hemen yanındaki diğer dişiye yönlendi. Yok artık o dişi de kaçtı ardına bakmadan:))Eee dedim rastegele kur yaparsan işte öyle hemen bulamazsın.

Durdum, dakikalarca izledim güvercinleri. Bir kaç kur yapan ve habire kaçışan dişi güvercinler. Çok gülümsetti beni:))Güneş vardı ama soğuk yerindeydi. Eskiden yalnızlık duygusuna yenildiğimde martılarla , dalgalarla konuşurdum. Rüzgarın elini tutar, sıkardım. Güvercinler de arkadaş olabilir diye düşündüm ama çabuk vazgeçtim bu fikirden. O güzelliklerine rağmen bir soğuklukları var anlayamadığım.

1 yorum:

Handan dedi ki...

Dışarı çıkana kadar üşeniyor insan ama çok iyi geliyor çıkmak.