13 Kas 2007

sabah

Le Jardinimle konuşurken biraz önce konuştuğum dergici arkadaşımın söyledikerinden bahsettim. Dergici arkadaşım "hazırlan yılbaşı sayısında senin yazılardan koyacağım" dedi bana. Ben de "ben artık yazamıyorum ki..."dedim. Arkadaşımda "sen bilirsin, ne acar bir arşivciyim sen bilirsin, eski yazılarından koyarım" dedi. Tehdit aldım yani:)) Le Jardinim de bana bir yazı gösterdi. "Sen çoğundan daha iyisin" dedi. Doğrusu çok moral oldu, yüreklendim. Biraz önem vereyim diyorum yazma işine. Eskiden çok yazardım ben, çokta severdim yazdıklarımı okumayı.

"Kalite, şekilde değil, nesnenin içindedir. Senin yazıların, şekil ve kural açısından eksiklikler içeriyor olabilir ama onların her birinde bir ruh var. Bunu bilmeyecek kadar yeteneksiz, aptal değilim. Öyle olsaydım zaten şimdi bu derginin 4. sayısını unutup 5. sayısını konuşuyor olmazdık" dedi arkadaşım bana. Demek benim yazılarımın ruhu var:))

Ne güzel bir şey edebiyat üzerine konuşabilmek, konuşabilecek birilerinin etrafında olması, birşeyler yapmaya çabalamak, bir şekilde ölümsüz olabilmek...

Hımm... Yarın sabah güneş yine doğacak. Yine perdelerin arasından salona dolmaya çabalayacak belki de. Ve ben belki bu sabahın aksine perdeleri erkenden sıyıracağım. Belki yağmurda yağar. Şimşekte çakabilir. Şimşeğin çakmasının şart olduğunu biliyorsunuz değil mi çiçeklerin tohumlarının çatlaması için? Korkuyoruz şimşek çakışından ama olsun.

Sabaha görüşmek üzere... Sevgiyle...

2 yorum:

Handan dedi ki...

Şimşek çakmasına bayılırım ben. İçim huzurla dolar. Ama bu sabah sessiz sakin bir yağmur var benim şehrimde de.

Günaydın Katre :)

Bağbozumu dedi ki...

Can dostum benim.
Seni yüreklendirebilmiş olmak ne güzel
Senin sırf duygu dolu anlatımın, naif yüreğinin yansıması yeter.
Yaz
Hep yaz
Herzaman yanındayım.